Fıkra Sevenlere.....
Olay İzmir’de bir belediye otobüsünde gelişiyor...
Yaşlı bir amca elinde bastonuyla kalabalık bir otobüse biniyor..
Oturacak yer yok..Bastonunu yere vura vura orta sıralara doğru
ilerliyor, taa arkaya kadar gidiyor ama kimseden tın yok..
Baston tıklamasından rahatsız olan gencin biri yüksek sesle
bağırıyor amcaya;
- Dede,su bastonunun altına keşke lastik taksaydın!!.Bu kadar ses çıkarmaz, biz de rahat ederdik...
Bütün gözler gence dikilirken, yaşlı adam istifini bozmadan
otobüsü kahkahaya boğacak bomba cümleyi patlatıyor;
— 17–18 sene evvel o lastiği baban taksaydı, şimdi o yerde ben
oturuyor olurdum!!...
|
|
Bir öğretmen, bir doktor ve bir mühendis golf sahasının kenarında, sahanın boşalmasını beklemektedirler.
Mühendis: "Bu adamlar ne yapıyor böyle, 15 dakika önce bitirip sahadan çıkmaları gerekirdi."
Doktor: "Bilmiyorum, ama yaptıkları büyük bir terbiyesizlik."
Öğretmen: " Üstelik çok isabetsiz oynuyorlar. Vurdukları hiçbir top deliğe girmiyor. İşte görevli geliyor, onunla konuşalım."
Görevli: "Kusura bakmayın. Sahadakiler, kör itfaiyeciler.Kulübümüzde geçen sene çıkan yangındaki dumandan gözlerini kaybettiler. Bu yüzden istedikleri zaman burada ücretsiz
oynamalarına izin veriyoruz.
" Öğretmen: "Ne kadar üzücü, eğer çocukları varsa onlara ücretsiz ders verebilirim.
" Doktor: "Çok güzel bir fikir, ben de hastanedeki doktor arkadaşlarla konuşup onlar için bir şeyler yapabilir miyiz diye bakacağım.
" Mühendis: "Bu adamlar gündüz değil de, neden geceleri oynamıyorlar?"
**Basit bir bakış açısı değişikliği sonuçları olduğu gibi değiştirebiliyor.
|
|
Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir mühendise bir kırmızı top verip bunun hacmini nasıl bulacaklarını sormuşlar.
Matematikçi, bir mezura ile etrafını ölçüp, çevre uzunluğundan hareket ederek formülle yarıçapını hesapladıktan sonra diğer bir formülle yarıçapından hacmini bulacağını söylemiş.
Fizikçi ise topu suya batırıp yer değiştiren suyun hacmini ölçerek topun hacmini bulabileceğini söylemiş.
Top son olarak mühendisin eline verilmiş, mühendis topu şöyle biraz çevirip bakmış ve sonra, "Bana kırmızı toplar kataloğunu bulun." demiş.
**Bazen sorunların çözümü yazılı olarak bir yerlerde duruyor olabilir.
Bilgiye erişip bakmak öncelikli olabilir.
|
|
Adamın biri bir gün yolda giderken bir kurbağa görür ve kurbağa dile gelir:
— Ben aslında bir insanım, eğer beni bir kere öpersen çok güzel bir prenses haline gelirim." Adam kurbağayı eline alır ve cebine koyar.
Kurbağa tekrar dile gelir:
— Eğer beni öpersen çok güzel bir prenses olacağım ve seninle evlenmeye hazırım.
Adam kurbağayı cebinden çıkarır, şöyle bir bakar ve gülümseyerek yeniden cebine koyar.
Kurbağa yalvarmaya başlar;
— Eğer beni öper ve güzel bir prenses haline çevirirsen seninle evlenirim.
Adam tekrar kurbağayı çıkarır, şöyle bir bakar ve gülümseyerek cebine koyar.
Sonunda kurbağa dayanamaz:
— Senin neyin var? Sana çok güzel bir prenses olduğumu ve beni öpersen seninle evleneceğimi söyledim. Neden beni öpmüyorsun?
Sonunda adam konuşur.
— Bak, ben bir mühendisim. Kızlarla uğraşacak vaktim yok, fakat konuşan bir kurbağa çok ilginç geliyor.
**Gerçekten de evleniyoruz; çocuk yapıyoruz; dünya işlerine karışıyoruz. Bu dünyadaki birçok ilginç şeyi de bu sırada ıskalıyoruz. Dünya tarihi, aşkların, evliliklerin ya da yapılan çocukların tarihi değil, bir şey bulan ve bir şey yapan insanların tarihi. Dünyadaki ilginç şeyleri ıskalamamanız dileğiyle.
|
|
Hitler üç esir yakalamış, İngiliz, Fransız ve
bir Yahudi.
—Size soru soracağım, bilirseniz sizi
Bırakacağım..
İngiliz’e sormuş;
—Titanik kaç yılında battı?
İngiliz hemen yanıt vermiş;
—1912? diye.
Hitler göndermiş İngiliz’i. Fransız’a sormuş bu kez:
—Titanik’te kaç kişi öldü?
Fransız yanıtlamış;
— 1050?
—Tamam, sen de gidebilirsin...
Ve Yahudi'ye dönmüş;
—Say lan isimlerini!!
|
|
İsviçre Çin`e savaş ilan etmiş. Bir şekilde
Çine kadar gelmişler.
Haber Çin başbakanına geç ulaşmış.
— Başbakanım İsviçreliler saldırdı Pekine girdiler
— İsviçre de ne?
— Avrupa’da bir ülke
— Kaç kişi bunlar?
— 5 milyon
— Peki, hangi otelde kalıyorlar?
|
|
Hitler ve Göering bir barda oturmaktadırlar.
Bir adam içeri girer ve barmene;
— Bunlar Hitler ve Göering değil mi?
Barmen;
— Evet, onlar…
Sonra adam onlara doğru yürür ve sorar:
— Selam, ne yapıyorsunuz?
Hitler yanıtlar;
— 3. Dünya savaşını planlıyoruz.
— Gerçekten mi? Neler olacak?
Hitler;
— Bu kez 14 milyon Yahudi’yi ve bir bisiklet tamircisini
öldüreceğiz..
Adam sorar:
— Bir bisiklet tamircisi mi?
Hitler Göering'e döner ve der ki:
— Gördün mü, sana kimsenin 14 milyon Yahudi’yi takmayacağını
söylemiştim!
|
|
Tavşan bir gün ormanda koşarken esrar içmeye hazırlanan zürafayı görür;
— Zürafa kardeş bırak onu!! Gel koşalım, form tutalım, der.
Başlar bunlar koşmaya, az ilerde kokain çekmeye hazırlanan fili
görürler;
— Fil kardeş!! Gel, koşalım form tutalım, onlar zararlı, der.
Başlar bunlar koşmaya, ilerde eroin enjekte etmeye çalışan aslanı görürler. Tavşan;
— Aslan kardeş!! Bırak onu batırma kendine, gel koşalım, form tutalım, der.
Aslan tavşana yaklaşır ve okkalı bir yumruk atar, tavşan yerde acı içindeyken, fil ile zürafa;
—Neden yaptın bunu? Bizim iyiliğimizi istiyor, derler.
Aslan hemen ekler;
— Bu manyak, ne zaman EXTACY içse, ormanda bizi deli gibi koşturuyor!!
|
|
İki arkadaş, Hamdi ile Mahmut, beraber bir iş seyahatine
çıkmışlar. Hamdi, Mahmut'un her gece yatmadan önce
'Allahım, anamın düşündüğü düşman başına, karımın
düşündüğü benim başıma' diye dua ettiğine dikkat etmiş ve
sormuş;
— Arkadaş senin anan bu kadar kötü bir kadın mı? Senin karın
bir melek mi? Hâlbuki normal olarak insanların anaları iyiliklerini ister!
Hamdi gülümseyerek yanıt vermiş;
— Kardeşim şimdi anam oturup düşünüyordur;
"Benim Hamdi'nin başına bir iş mi geldi? Bir kaza mı geçirdi?" diye. Hâlbuki karım;
"Bu herif kim bilir şimdi hangi kadınla eğleniyordur? Neler beceriyordur?" diye düşünür.
Onun için anamın düşündüğü düşman başına, karımın düşündüğü benim başıma der dururum.
|
|
Bir uçak Afrika’nın balta girmemiş ormanlarının üzerinden
geçerken düşer. Uçak küçük bir nakliye uçağıdır ve sadece
Amerikalı pilot kurtulur. Ormanda yaşayan bir zenci kabile bu
pilotu bulur. İyileştirir ve pilot gel zaman git zaman bu kabilenin
içinde yaşamaya alışır.
Derken yıllar geçer ve kabilede çocuklar beyaz ve sarışın doğmaya başlar. Kabile şefi bakmış ki bu iş böyle olmayacak pilotu karşısına alıp konuşmaya karar verir. Pilotu çağırır ve sorar:
— Nedir bu, yani sen geldikten sonra çocuklarımız beyaz doğmaya başladı?
Pilot kendini savunmak için:
— Sayın şefim siz burada ormanların içindesiniz bilmezsiniz, doğal seleksiyon denen bir şey var yani canlılar zaman geçtikçe özelliklerini değiştirir örneğin; şu at'ı ele alalım. Bakın at çok güzel beyaz bir at.Ama yavrusu siyah olmuş.
Şef bir ata bakar, bir yavrusuna, bir pilota ve;
—Tamam, sen onu unut, bende bunları unutacağım. :))
Temelin bir çiftliği varmış tavukları ve horozları da varmış.
Temel bir gün horozlardan birini kesmiş, bunu gören oğlu;
— Baba ne yaptın sen?
— Oğlum, o horoz çok tembeldi görevini yerine getiremiyordu, der.
Bir başka gün temel bir horozu daha keser ve oğlu yine aynı soruyu sorar. Temelde aynı yanıtı verir;
—Çok tembeldi görevini yapamıyordu.
Bu olay birkaç kez daha tekrarlanır. En son kümeste sadece
çiftleştirmek için “Çilli Horoz” kalır. Onu da temelin oğlu keser.
Bunu gören Temel sinirli bir şekilde sorar;
—Ne yaptın oğlum? Sen kalan tek horozu kestin!!
— Baba, en tembel horoz buydu! Görevini yapamıyordu.
Hep kendisini tavuklara taşıtıyordu!!.
Adamın biri karısının test sonuçlarını almak üzere doktora
gitmiş. Resepsiyondaki hemşire:
— Kusura bakmayın beyefendi, ama ufak bir problemimiz var.
Karınızın testlerini lab'a gönderdiğimizde aynı isimli bir
başka bayan da teste gitmiş ve hangisi karınızın hangisi
diğer bayanın emin olamıyoruz maalesef, demiş.
Açık olmak gerekirse sonuçlardan biri kötü diğeri ise daha
da kötü!
Adam:
—Ne demek istiyorsunuz yani?
Hemşire:
—Testlerden biri AIDS diğeri ise Alzheimer çıktı ve hangisi
karınızınki bir şey söyleyemiyoruz..
Adam:
—Korkunç bir şey, peki şimdi ne yapmalıyım?
Hemşire:
—Bence, karınızı şehrin göbeğinde en kalabalık noktaya
bırakın ve eğer evin yolunu bulabilirse de bir daha da
onunla yatmayın...
Adam, Kayserili arkadaşının latex-kauçuk ürünler yapan
fabrikasını geziyordu... Bir ara bir otomatik
makinenin başına gelir ve makineden ilginç seslerin
geldiğini duyar ;
— Pissst... PAT…!Pissst ..PAT..! Pissst....PAT..!
Merak edip sorar bu makinenin ne yaptığını ve neden bu
seslerin geldiğini..
Arkadaşı yanıtlar:
— Bu makine biberon emziği yapıyor... "pissst" sesi
kalıba gelen latexin şişirilip emzik formu aldığını,
"PAT" sesi de ucuna açılan deliğin sesini belirtir...
Geziye devam edip başka bir makinenin başına gelirler.
Bu makineden de benzeri sesler geliyordu ama
sıralamaları farklıydı ;
- Pisssst....Pisssst....Pisssst....Pisssst....PAT..!
Adam gene meraklanıp sorar ;
— Peki bu ne makinesi?
— Bu prezervatif makinesi...
— Ama neden 4 "Pisssst"tan sonra 1 "PAT" sesi
geliyor...
Arkadaşı yanıtlar;
— Her 4 prezervatiften sonra 1 tanesinin ucunu
deliyoruz ondan..
Adam şaşkınlıkla ve biraz da kızarak sordu..
— Ama neden!!. Bu yaptığınız hiç hoş değil..
Kayserili yanıt verir..
— Öyle mi... Emzikleri kime satıcaz peki...
İsviçre Çin`e savaş ilan etmiş. Bir şekilde
Çine kadar gelmişler.
Haber Çin başbakanına geç ulaşmış.
— Başbakanım İsviçreliler saldırdı Pekine girdiler
— İsviçre de ne?
— Avrupa’da bir ülke
— Kaç kişi bunlar?
— 5 milyon
— Peki, hangi otelde kalıyorlar?